Sınai haklar bakımından sağlanan koruma tescil ile kazanılır. Başvurucu örneğin marka tescil başvurusunu, marka tescili amaçladığı ülkenin resmi merciine sunarak bu yola başlar. Ülkemizde resmi merci Türk Marka ve Patent Kurumu’dur. Tescil başvurusu yapılan sınai hak, türlerine göre idari işlemlere tabi tutulur ve gerek Kurum gerekse üçüncü kişiler nezdinde inceleme yapılarak, tescil edilebilir olup olmadığı incelenir. İdari süreci başarı ile tamamlayan başvurular da tescil belgesi alır ve Sınai Mülkiyet Kanunu kapsamındaki korumadan yararlanır.
Türk Marka ve Patent Kurumu tarafından sağlanan koruma, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde geçerlidir. Nitekim sınai hakların tescili ile sağlanan korumada uluslararası alanda ülkesellik ilkesi geçerlidir. Bu ilke uyarınca tescil neticesinde her ülke kendi coğrafi sınırları içerisinde koruma sağlar ve her ülke tescil başvurusu yapılan sınai haklara ilişkin kendi yerel mevzuatı gereğince inceleme yapar.
Uluslararası tescil bakımından yapılan antlaşmalar uyarınca taraf ülkelerin uyması gereken temel ilkeler bulunmaktadır. Her ülke kendi iç hukuku uyarınca gelen başvuruyu incelemekte serbest olsa da belirli kurallar bakımından asgari koşulları sağlaması gerekmektedir. Örneğin; koruma süreleri bakımından marka hakkı başka ülkede 10 yıl koruma bahşediyor iken sözleşmelere taraf bir ülke bu korumayı 5 yıllık yapamayacaktır.
Ülkesellik yani milli muamele gereğince de sağlanan tescil koruması, o ülkenin yetkili makamının incelemesi sonucu, ilgili ülkenin coğrafi sınırları içerisinde koruma sağlar. Örneğin; Türkiye’de tescil edilen marka Almanya’da koruma sağlamayacaktır. Almanya’da markanın korunması için Alman Marka ve Patent Ofisi nezdinde başvuruda bulunulması ve idari sürecin geçilerek markanın tescil edilmesi gerekecektir.
Eşitlik ilkesi uyarınca sözleşmelere taraf olan ülkeler, kendi vatandaşları ile yurt dışından yapılan başvuruların sahipleri arasında ayrımcılık yapamayacak, her başvurucuya eşit davranmakla yükümlü olacaklardır. Örneğin; Türk Marka ve Patent Kurumu, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının yapmış olduğu marka başvurularının tescil edilmesi halinde 10 yıllık koruma sağlar iken, Fransız vatandaşının yapmış olduğu marka tescil başvurusunun kabulü halinde 5 yıllık bir koruma ön göremeyecektir.
Belirlenmiş olan ilkelerin en önemlilerinden birisi de rüçhan hakkıdır. Rüçhan hakkı kısaca öncelik hakkı olarak ifade edilebilir. Sınai hak sahibi marka tescil başvurusu yaptığı bir ülkedeki başvurusuna dayanarak, bir başka ülkede yapacağı marka tescil başvurusunda öncelik hakkı kazanmaktadır. Örneğin Türk Marka ve Patent Kurumu’na 01.06.2021 tarihinde marka tescil başvurusu yapılması halinde, bu tarihten itibaren 6 aylık süre zarfında Almanya’da 01.09.2021 tarihinde marka tescil başvurusu yapıldığında, marka sahibi Türkiye’de yapmış olduğu marka tescil başvurusuna dayanarak Almanya’da 01.06.2021 tarihinden itibaren koruma talep edebilmektedir.
Markamızı veya sınai haklarımızı yurt dışındaki ülkelerde de korumayı amaçlıyor isek, sınai hakkımızın türüne göre ülkemizin de taraf olduğu uluslararası antlaşmalar uyarınca başvuru yolları ile tescil kazanmak mümkündür. Bununla birlikte bölgesel patent ofisleri marifeti ile de belirli bölgelerde tescil kazanılabilir. Örneğin Avrupa Birliği Markası başvurusu ile Avrupa bölgesinde bu sözleşmeye taraf ülkelerde tek bir başvuru ile koruma elde edilebilmektedir. Bu bakımdan tescili amaçlanan sınai hak türlerine göre uluslararası antlaşmalar değişiklik gösterebilmektedir. Örneğin uluslararası marka tescili amacı ile Madrid Protokolü uyarınca tescil başvurusu yapılabilirken, buluşumuzun uluslararası alanda tescili amacı ile PCT sistemi uyarınca başvuru yapılabilmektedir.
Bu noktada belirlenmesi gereken kişilerin veya şirketlerin fikri hak stratejilerinin ne olduğudur. Strateji belirlendikten sonra yurt dışında 1 veya 2 ülkede tescil amaçlanıyor ise bu ülkelerde doğrudan tescil başvurusunda bulunmak, uluslararası sistemleri kullanmaktan daha mantıklı olabilmektedir. Somut olaya ve şirketin ürün pazarlama stratejisi ile ticari faaliyetleri ile koordine biçimde sınai hak tescilleri sağlanmalıdır.