Bu yazımızda sıkça karşılaştığımız bir soruya değinmek istedik. Marka tescil sürecine başlanırken karşılaştığımız en temel sorulardan biri de marka tescil başvurusunun kapsamının ne olduğudur. Bir başvuru ile birden fazla marka tescil edilebilir mi? Marka tescil başvurusu ile nasıl bir koruma elde edilebilir? Markanın hangi unsurları korunabilir? Bu sorular ışığında marka hakkı kapsamını kısaca ifade etmeye çalışacağız.
Öncelikle Sınai Mülkiyet Kanunu 4. Maddesi uyarınca marka; bir teşebbüsün mal ve/veya hizmetlerini bir başka teşebbüsün mal ve/veya hizmetlerinden ayırt etmeye yarayan isim, soy isim, kelime ve sayı kombinasyonları, logo, ses, hareket, renk veya renk kombinasyonları, hashtag (#) markaları, slogan markaları, üç boyutlu markalar gibi birçok şekilde somutlaşabilen her türlü işarettir. Bu hususta önemli olan, marka olarak belirlenen işaretin, kullanılacağı mal veya hizmet bakımından ayırt edici olmasıdır.
Makalemizin ana sorusunun cevabını iyi anlayabilmek için marka tescilinde kullanılan Nice sınıflandırmasına değinmek gerekir. 34 mal sınıfı ile 11 hizmet sınıfı olmak üzere toplamda 45 mal veya hizmet sınıfı bulunmaktadır. Uluslararası Nice anlaşması uyarınca kabul edilmiş bu sınıflar bakımından markanın kullanılacağı mal ve/veya hizmetler tespit edilerek Nice sınıflandırması belirlenir. Bu bakımdan incelendiğinde marka birden fazla sınıfta tescil edilmesi halinde, tescil edildiği her sınıf bakımından koruma elde eder. Dolayısıyla örneğin üç sınıflı bir marka başvurusu, marka sahibine ayrı ayrı sınıflarda üç marka koruması kazandırmış olacaktır.
Ancak sorumuzu farklı bir yönden incelediğimizde bir marka başvurusunda birden fazla işaret tescil edilebilir mi sorusu ortaya çıkmaktadır. Bu sorumuzun cevabı ise kesinlikle hayırdır. Her marka tescil başvurusunda tek bir işaret için tescil talebinde bulunulabilir. Hatta ilave etmek gerekir ki marka tescil başvurusunda Türk Patent ve Marka Kurumu’na sunulan işarette sonradan da bir değişiklik yapmak mümkün değildir. İşarette yapılan değişiklik için ayrıca başvuruda bulunulması gerekir. Hukukta egemen olan usul esastan önce gelir ilkesi Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından da katı şekilde benimsenmekte ve Sınai Mülkiyet Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmelik uyarınca belirlenen şekil kurallarına titizlikle uyulmaktadır.
Şekil kuralları, marka olarak tescil edilecek işaretin renk, hareket, ses veya üç boyutlu marka olması durumlarına göre farklı özellikler de gösterebilmektedir. Örneğin; renk markası tescili amaçlanıyorsa Kurum, marka başvurusunda bulunması gereken şekli belgelerin yanında, renk görseli ile bu rengin uluslararası renk kodlamasına karşılık gelen kodunun da belirtilmesini isteyecektir. Belirtilmemesi halinde ise önce eksiklik bildiriminde bulunarak başvuru sahibine iki ay süre tanıyacak, eksikliğin bu süre içinde giderilmemesi halinde de başvuruyu işlemden kaldıracaktır. Nitekim şekli eksikliklerin önemli bir kısmı marka tescil başvuru tarihinin kesinleşmesine de etki etmektedir. Örneğin; renk markaları bakımından pantone kodu belirtilmeyen bir başvuruda bulunulmuş ve iki aylık süre verilmiş ve başvuru sahibi bu iki aylık süre içinde eksikliği gidermiş ise, marka tescil başvurusu eksikliğin giderildiği tarih, saat ve dakika itibari ile kesinleşecektir. Başvurunun kesinleşmesi marka hukuku bakımından benimsenen öncelik ilkesi bakımından büyük önem taşımaktadır.
Sonuç olarak; bir başvuru ile birden fazla işaretin tescili mümkün değildir, ancak Nice antlaşması uyarınca ele alındığından bir markanın birden fazla sınıfta tescil edilmesi mümkündür. Böyle bir durumda marka sahibi örneğin 7,9 ve 12. Sınıflarda tescil ettiği markasını 7 ve 9. Sınıflar bakımından kullanabilecek, ayrıca 12. sınıf bakımından markasını lisanslayarak gelir elde edebilecektir. Bu kullanım şekli incelendiğinde bir işaretin birden fazla marka gücünde tescili mümkündür.